Sahiller size sabırsızca sesleniyor ve cömertçe davet gönderiyorlar. Eğer onların sesine kulak veriyor ve yönünüzü Türkiye’den biraz batıya çeviriyorsanız, çok özel bazıları sizi bekliyor.
İtalya kıyıları da işte bize böyle seslendi ve aklımızı karşı koyamayacağımız biçimde çeldi. Bu yazıda size dünyanın en güzel sahil rotalarından bir tanesini anlatacağız. 2.500 km’lik bir yolculuğa hazırsanız eğer, biz de yolu tarif etmek için hazırız.
Bölüm-1: Lazio Region
Avrupa’nın ortasından Akdeniz’e doğru uzanan çizmenin şehirleri birbirinden meşhur, birbirinden tarihi ve birbirinden büyüleyici olsa da biz güney rotamızı başlatmak için Roma’yı seçmenizi öneriyoruz. Nitekim en uygun fiyatlı ve en sık uçuşların olduğu, tam ortadaki bu eski imparatorluk başkenti, büyük resmi görüp ısınma turları atmanız için biçilmiş kaftan. Yolculuğumuz 15 gün civarında sürecek ve bunların ilk ikisini dünyanın, dokusunu korumuş en güzel şehirlerinden birisine ayırmak sizi pişman etmeyecektir. Eğer “ben gittiğim şehirde o tarihi binadan bu anıta koşturmaktan hoşlanmıyorum” diyorsanız bile Roma ezberinizi bozmak konusunda oldukça kararlı. Fiyat-fayda oranı en iyi bölgelerden birisi olan Barberini’yi merkez üssümüz olarak seçerek hemen her yere yürüyerek ulaşabiliyoruz.
Roma’ya akşamüstü ulaştığınızı varsayalım. Hiç tereddütsüz izleyeceğiniz rota tahmin edebileceğinizden daha büyük ve ihtişamlı olan Fontana di Trevi’den geçerek başlayabilir. Bakımdan yeni çıkan bu ünlü çeşmenin akşam su sesleri eşliğinde dilek paranızı atarkenki büyülü atmosferinden etkilenip, sarı binaların arasından ilerleyip Piazza Navona’da ise ikinci soluklanmanızı gerçekleştirirken kusursuz heykellere hikayeler yazabilirsiniz. Yol üstündeki Pantheon ise gündüze kalsın. Navona’dan sonra gözünüze bir aile restoranı kestirin ve işte muhteşem İtalyan yemekleri ile tanışma vaktiniz geldi. Sarı sokaklarda özgürce kaybolurken ertesi günkü maratona güç toplamayı unutmayın.
Ertesi gününüze başlayacağınız Vatikan yarım gününüzü alacaktır. San Pietro Basilica’sını dünyadaki başka bir örnekle karşılaştırmak çok güç, tarif etmek daha da güç. Sadece nutkunuzun tutulacağı kadar etkileneceğiniz ön bilgisini verebiliriz. Eğer bir Pazar öğlenine denk gelirseniz de Papa’nın penceresinden halka seslenişini canlı canlı görebilirsiniz.
Vatikan’ın hemen yakınında ise İtalya’nın en önemli kalelerinden biri olan Castel Sant’Angelo’nun en azından etrafında bir tur atıp mimarisini inceleyin. Burada metro kullanmanız sizi dakikalar içinde diğer uca, bir dönem ülkenin en iyi gladyatörlerinin çıktığı Kolezyum(Colosseo)’a götürebilir. Bizim beklediğimizden en az 1,5 kat daha büyüktü. Hala büyük kısmı ayakta ve sanki bu yüzyılda inşa edilmiş bir stadyum gibi görkemli. Çevresindeki Forum alanında ise Roma’lıların neler üzerine sohbetler ettiğini hayal edip biraz soluklanabilirsiniz.
Kuzeye doğru giderseniz de birçok restoran bulabilirsiniz. Enerjinizi aldığınıza göre sıra kubbesi açık Pantheon’nun kusursuz mermer mimarisini incelemekte. Akşamüstü ise meşhur Aperativo saatini Roma’nın Karaköy’ü diyebileceğimiz Trastevere bölgesinde geçirebilirsiniz. Birçok sokak performansının sergilendiği meydanın kenarındaki restoranlardan bir tanesinde Aperol Spritz’inizi yudumlayarak akşamı bekleyebilirsiniz. Akşam ise hangi cafe-bara kendinizi atarsanız atın keyifli bir sohbet ortamı bulacağınızı söyleyebiliriz.
İkinci yazımız Campania Region’da görüşmek üzere…
Yazı: Ata Can Kadıoğlu